You are using an outdated browser. For a faster, safer browsing experience, upgrade for free today.

Kronik Total Oklüzyon (CTO)

Kronik total oklüzyon, kalbi besleyen  bir koroner arterin 3 aydan uzun süredir tamamen tıkalı olması haline denir . Bu tıkanma, o arterin beslediği dokulara yeterli oksijen ve besin maddelerinin gitmesini engeller. Kronik total oklüzyon genellikle ateroskleroz adı verilen bir hastalık sonucu oluşur. Ateroskleroz, arterlerdeki yağ depolarının büyümesiyle oluşur. Bu depolar, arterlerin iç yüzeyini kaplar ve dolayısıyla kan akışını azaltır.

Kronik total oklüzyon, özellikle kalp, beyin ve bacaklarda görülebilir fakat burada bahsi geçen kronik total oklüzyon terminolojisi  kalp damarları için kullanılmıştır  ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir, Bu nedenle, kronik total oklüzyon tanısı konulduysa, hastalığın erken evrelerinde tedavi edilmesi önemlidir. Tedavi seçenekleri arasında, ilaç tedavisi, cerrahi veya perkütan girişimler  ve yaşam tarzı değişiklikleri yer almaktadır.

Kronik Total Oklüzyon nedir?

Kronik total oklüzyon nedir sorusunun cevabı uzmanlık gerektirmektedir. Kronik total oklüzyon (CTO), kalp krizi ve diğer kalp hastalıkları riskini artıran, koroner arterlerin birinin yada birden fazlasının 3 aydan uzun süredir tıkalı olması durumudur. Kronik total oklüzyon (CTO), bir veya daha fazla koroner arterin tamamen tıkalı olduğu durumlarda ortaya çıkar. Bu tıkanıklık, kalbe kan akışını engeller ve kalp kasının hasar görmesine neden olur.

Kronik total oklüzyon (CTO), genellikle semptomlara neden olmaz, ancak bazı hastalar göğüs ağrısı, nefes darlığı veya yorgunluk gibi belirtiler yaşayabilirler. Kronik total oklüzyon (CTO)'nun tedavisi, semptomları hafifletmek ve kalp krizi riskini azaltmak için ilaç tedavisi, anjiyoplasti, stent yerleştirme veya bypass ameliyatı gibi prosedürlerle gerçekleştirilir. Kronik Total Oklüzyon (CTO) tedavisi uzman doktorlarca bu alanda deneyimli kuruluşlardan alınmalıdır.

Kronik Total Oklüzyon Belirtileri Nelerdir?

Kronik total oklüzyonun belirtileri, tıkanmış olan arterin hangi bölgede olduğuna ve ne kadar zaman içinde tıkanmış olduğuna bağlı olarak değişebilir. Ancak genel olarak bakıldığında, kronik total oklüzyonun belirtileri şunlar olabilir:

  • Kalp krizi: Kalp kasına yeterli oksijen ve besin maddeleri gitmediğinde, kalp kası zarar görebilir. Bu durumda, kalp kasının bir kısmı ölür ve bu, kalp krizi sonucunu doğurabilir. Bunun neticesinde ise damarın beslediği daha büyük bir kalp kası alanını besliyorsa kişide kalp kası hasarına bağlı olarak kalp yetmezliği belirtileri oluşabilir bunlar genellikle göğüs ağrısı, nefes darlığı çabuk yorulma çarpıntı hissi şeklindedir.

Bu belirtilerin herhangi birini ya da hepsini göstermeyebilir veya belirtiler geçici olabilir, ancak ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğinden, bu belirtilerin varlığında bir doktora başvurulması önerilir.

Kronik Total Oklüzyon Kimlerde Görülür?

Kronik total oklüzyon, ateroskleroz adı verilen bir hastalık sonucu oluşur. Ateroskleroz, yağ, kolesterol ve diğer maddelerin birikmesiyle oluşur ve arterlerin iç yüzeyini kaplar. Bu nedenle, kronik total oklüzyon riski, ateroskleroz risk faktörlerine sahip kişilerde daha yüksektir. Bu risk faktörleri arasında şunlar yer alır:

  1. Yaş: Yaş ilerledikçe, ateroskleroz riski artar.
  2. Cinsiyet: Erkeklerde ateroskleroz riski kadınlara göre daha yüksektir.
  3. Ailede koroner kalp hastalığı: Ailede koroner kalp hastalığı olan kişilerde, ateroskleroz riski daha yüksektir.
  4. Sigara içme: Sigara içen kişilerde, ateroskleroz riski daha yüksektir.
  5. Yüksek kan basıncı: Yüksek kan basıncı, ateroskleroz riskini artırır.
  6. Yüksek kolesterol: Yüksek kolesterol, ateroskleroz riskini artırır.
  7. Diyabet: Diyabetli kişilerde, ateroskleroz riski daha yüksektir.
  8. Sedanter (hareketsiz) yaşam tarzı: Sedanter yaşam tarzı, ateroskleroz riskini artırır.

Ancak unutulmamalıdır ki, Kronik total oklüzyon sadece bu risk faktörlerine sahip kişilerde görülmez ve herhangi bir kişide görülebilir, bu nedenle sağlıklı yaşam tarzı ve kontrolü önemlidir.

Kronik Total Oklüzyon Tedavi Seçenekleri Nelerdir?

Kronik total oklüzyon tedavisi, tıkanmış olan arterin hangi bölgede olduğuna ve ne kadar zaman içinde tıkanmış olduğuna bağlı olarak değişebilir. Ancak genel olarak bakıldığında, kronik total oklüzyon tedavisi için şu seçenekler mevcuttur:

  • İlaç tedavisi: İlaç tedavisi, kronik total oklüzyonun belirtilerini azaltmak ve ilerlemesini yavaşlatmak için kullanılabilir. Örneğin, kolesterol düşürücü ilaçlar, kan basıncı düşürücü ilaçlar ve trombosit inhibisyonu ilaçları gibi ilaçlar kullanılabilir.
  • Perkütan tedaviler: Perkütan  girişimler, tıkanmış olan arteri açmak veya yeni bir arter yolu açmak için kullanılabilir. Örneğin, perkütan transluminal anjiyoplasti (PTA) veya perkütan koroner anjiyoplasti (PCI) gibi yöntemler kullanılabilir. Özellikle son on yılda hekimler gelişen teknoloji ve artan deneyimlerle kalp damarlarında eskiden tamamen bypass seçeneği dışında seçeneği olmayan hastaların bile damarları stentler ile açılabilir hale gelmiştir. Günümüzde bu işlemlerin genellikle 1-2 saatlik çabalarla yapılabilmekte ve %85-90 başarı oranı ile damar tamamen açılabilmektedir. Burada asıl önemli olan hangi tam tıkalı damarların açılması gereklidir ki burada da hekiminizin tecrübesi ve bilgisi ön plana çıkmaktadır.
  • Yaşam tarzı değişiklikleri: Yaşam tarzı değişiklikleri, kronik total oklüzyonun gelişmesini önlemek veya ilerlemesini yavaşlatmak için kullanılabilir. Bu değişiklikler arasında, sigarayı bırakma, sağlıklı beslenme, egzersiz yapma, vücut ağırlığını kontrol etme ve stresi azaltma gibi önlemler yer almaktadır.

Tüm tedavi seçenekleri arasında en uygun olanını seçmek için bir doktor ile konuşmak önemlidir. Ayrıca, Kronik total oklüzyon tanısı konulmuşsa, hastalığın ilerlemesini önlemek için kontrol ve takip önemlidir.

Kalpte Tam Tıkalı Damarların Açılması Nasıl Sağlanır?

Tıkalı damarlar, kalp krizi, kalp yetmezliği ve diğer ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen ciddi bir sorundur. Bu nedenle, tıkalı damarların açılması, hastalığın tedavisinde kritik önem taşımaktadır. Tıkalı damarların açılması için birçok yöntem bulunmaktadır. Bunlar arasında yaşam tarzı değişiklikleri, ilaç tedavisi, anjiyoplasti, stent yerleştirme ve bypass cerrahisi gibi yöntemler bulunmaktadır.

  • Yaşam tarzı değişiklikleri:

Tıkalı damarların tedavisinde ilk adım, yaşam tarzı değişiklikleridir. Bu değişiklikler arasında sağlıklı bir diyet yeme, egzersiz yapma, sigara içmeyi bırakma ve stresi azaltma yer almaktadır. Bu değişiklikler, kolesterol seviyelerini düşürerek ve kan dolaşımını artırarak tıkalı damarların açılmasına yardımcı olur.

  • İlaç tedavisi:

Tıkalı damarların tedavisinde kullanılan ilaçlar arasında kan incelticiler, kan basıncı düşürücü ilaçlar, kolesterol düşürücü ilaçlar ve kalp ilaçları bulunmaktadır. Bu ilaçlar, kanın pıhtılaşmasını önleyerek ve tıkalı damarların genişlemesini sağlayarak tıkanıklığı azaltmaya yardımcı olurlar.

  • Anjiyoplasti:

Anjiyoplasti, tıkalı bir damarı açmak için kullanılan bir işlemdir. Bu işlem sırasında, doktor bir kateteri tıkalı damara yerleştirir ve bir balon şişirir. Balon, damarın içindeki plakları sıkıştırır ve damarın genişlemesine yardımcı olur. Bu işlem sırasında, doktor ayrıca stent adı verilen küçük bir metal tüp yerleştirebilir. Stent, damarın açık kalmasını sağlar ve kan akışını düzenler.

  • Stent yerleştirme:

Stent, anjiyoplasti sırasında tıkalı damara yerleştirilen bir metal tüptür. Stent, damarın açık kalmasını sağlar ve kan akışını düzenler. Stentler kalıcı olabilir veya geçici olarak yerleştirilebilir. Kalıcı stentler, damarın genişlemesine yardımcı olmak için kullanılırken, geçici stentler, anjiyoplasti sırasında kullanılan bir geçici destek cihazıdır.

Geçtiğimiz 20 yılda stent teknolojisinde ve işlem tekniklerinde ulaşılan muazzam nokta biz kardiyologları artık neredeyse her damarın stentlerle açılabilmesine olanak sağlayacak düzeye getirmiştir. Ülkemizde bugün benim de içinde olduğum birçok meslektaşım tarafından kronik tam oklüzyon (CTO) damarları açılabilmektedir. Buradaki kilit nokta endikasyonun bilimsel kılavuzlara göre uygun olması ve hasta bazlı bireyselleştirmelerin konunun uzmanı tarafından çok iyi değerlendirilip hastaya açıklanmasıdır.