Kalp krizinde ilk yardım, hayat kurtarıcı bir adımdır. Şüpheli belirtiler görüldüğünde kişi hemen oturur pozisyona getirilmeli, sakinleştirilerek acil yardım çağrılmalıdır. Gereksiz hareketten kaçınılmalı, tıbbi yardım gelene kadar yanında kalınmalıdır.
Kriz anında, kişiye aspirin çiğnetmek pıhtı oluşumunu yavaşlatabilir. Ancak bu, aspirin alerjisi veya ciddi mide kanaması riski olmayan kişilerde uygulanmalıdır. Gerektiğinde bu bilgi acil ekiplerle paylaşılmalıdır.
Eğer kişi bilincini kaybeder ve nefes almıyorsa, derhal kalp masajı ve suni solunuma başlanmalıdır. Temel yaşam desteği, profesyonel yardım gelene kadar beynin oksijenlenmesini sağlayarak hayatta kalma şansını artırır.
İlk yardım sonrası, tıbbi ekiplerin yönlendirmelerine uyulmalı ve hasta mümkün olan en kısa sürede hastaneye ulaştırılmalıdır. Zamanında müdahale, kalp kası hasarını en aza indirir ve iyileşme sürecini hızlandırır.
Kalp Krizi Sırasında Göğüste Ne Hissedilir?
Kalp krizinin en bilinen belirtisi göğüste hissedilen rahatsızlıktır. Bu genellikle göğsün ortasında bir baskı, sıkışma, ağırlık hissi veya ağrı şeklinde olur. Sanki göğsünüze biri oturmuş gibi hissedebilirsiniz. Bu his birkaç dakikadan uzun sürebilir veya gelip gidebilir. Bazen insanlar bunu mide yanması veya hazımsızlık gibi daha basit bir durumla karıştırabilirler. Ağrının şiddeti kişiden kişiye değişir; bazen çok şiddetliyken bazen şaşırtıcı derecede hafif olabilir.
Ağrı Vücudun Başka Yerlerine Yayılır mı?
Evet, göğüsteki bu rahatsızlık hissi veya ağrı başka yerlere de yayılabilir. En sık olarak omuzlara, kollara (özellikle sol kola, ama her iki kolda da olabilir), sırta, boyuna, çeneye doğru yayılım gösterir. Hatta bazı insanlar dişlerinde veya karnın üst kısmında bile ağrı hissedebilirler. Önemli bir nokta da şudur ki bazen göğüste belirgin bir rahatsızlık olmadan sadece bu yayılan ağrılar da kalp krizinin belirtisi olabilir.
Nefes Darlığı ve Diğer Belirtiler Neler Olabilir?
Göğüs rahatsızlığı ve yayılan ağrı dışında başka belirtiler de görülebilir. Nefes darlığı sık karşılaşılan bir durumdur. Kişi birden nefes almakta zorlanmaya başlayabilir, nefesi kesilebilir veya sürekli derin nefes alma ihtiyacı duyabilir. Bu göğüs ağrısı olsun veya olmasın ortaya çıkabilir. Aniden başlayan soğuk terleme, bulantı hissi veya kusma, baş dönmesi, sersemlik veya bayılacak gibi hissetmek de diğer önemli işaretlerdir. Açıklanamayan ani ve aşırı yorgunluk hissi, bir endişe hali veya kötü bir şey olacakmış gibi bir his de eşlik edebilir.
Kadınlarda Kalp Krizi Belirtileri Farklı mıdır?
Evet, kadınlarda kalp krizi belirtileri erkeklerden biraz farklı olabilir. Göğüs ağrısı her iki cinste de en yaygın belirti olsa da kadınlar “atipik” dediğimiz, yani daha az tipik olan belirtileri yaşama eğilimindedir. Bunlar arasında çene, boyun, omuz veya sırtın üst kısmında ağrı, nefes darlığı, bulantı, kusma, aşırı yorgunluk veya hazımsızlık hissi sayılabilir. Kadınlarda belirtiler daha belirsiz olabilir, bazen dinlenme halinde veya uykuda başlayabilir ve duygusal stresle tetiklenebilir. Bu nedenle kadınların bu farklı belirtilere karşı daha dikkatli olması önemlidir.
Belirtiler Hafifse Yine de Ciddiye Alınmalı mı?
Kesinlikle evet. Kalp krizi belirtileri her zaman filmlerdeki gibi dramatik olmayabilir. Bazen oldukça hafif ve belirsiz olabilirler. İnsanlar bu hafif belirtileri genellikle yorgunluk, stres veya basit bir mide rahatsızlığı gibi başka nedenlere bağlama eğilimindedir. Ancak kalp kası hasar görmeye başladığında, belirtinin şiddeti ne olursa olsun durum ciddidir. Bu nedenle yukarıda sayılan belirtilerden herhangi biri veya birkaçı varsa, hafif bile olsa mutlaka ciddiye alınmalı ve asla göz ardı edilmemelidir. Şüphede kalıyorsanız, her zaman en güvenli yol yardım istemektir.
Kalp Krizinden Şüphelenince İlk Ne Yapılmalı?
Eğer kendinizde veya yanınızdaki birinde kalp krizi belirtileri fark ederseniz, yapmanız gereken ilk ve en önemli şey hemen 112 Acil Servisi aramaktır. Bir saniye bile tereddüt etmeyin veya beklemeyin. “Belki geçer”, “Biraz dinleneyim” gibi düşünceler çok tehlikelidir. Kalp krizinde geçen her dakika, kalp kasında geri dönüşü olmayan hasarın artması anlamına gelir. Bu nedenle belirtiler başlar başlamaz yapılacak tek doğru şey, derhal 112’yi aramaktır. Bu hayat kurtaran ilk adımdır.
Neden Vakit Kaybetmeden 112 Aranmalıdır?
Çünkü kalp krizi tedavisinde zaman en kritik faktördür. Tıkanan damarın bir an önce açılması gerekir ki kalp kası daha fazla hasar görmesin. 112’yi aradığınızda, profesyonel sağlık ekipleri en kısa sürede size ulaşır ve tedavi süreci başlar. Maalesef insanlar genellikle belirtileri önemsemeyip beklerler. Ortalama olarak bir kişinin kalp krizi belirtileri için yardım çağırması 3 saati bulabiliyor. Bu gecikme, hayatta kalma şansını azaltır ve kalıcı kalp hasarı riskini artırır. Yanlış alarm vermekten korkmayın; şüphe varsa aramak her zaman en doğrusudur.
Neden Ambulans Çağırmak Kendi Aracınızla Gitmekten Daha İyidir?
Kalp krizi şüphesi olduğunda, “kendi arabamızla daha çabuk gideriz” diye düşünmek yaygın bir yanılgıdır. Aslında 112’yi arayıp ambulans beklemek çok daha güvenli ve genellikle daha hızlı bir çözümdür. Ambulans sadece bir taşıma aracı değildir; içinde eğitimli sağlık personeli ve hayat kurtarıcı ekipman bulunan hareketli bir acil yardım ünitesidir. Kendi aracınızla gitmenin riskleri ve dezavantajları vardır. Ambulans çağırmanın neden daha iyi olduğunu birkaç başlıkta açıklayalım.
Ambulans Geldiğinde Tedavi Hemen Başlar mı?
Evet, ambulans çağırmanın en büyük avantajlarından biri budur. Paramedikler olay yerine ulaştıkları anda hastanın durumunu değerlendirip gerekli tedavilere başlayabilirler. Oksijen verebilir, damar yolu açabilir, ağrıyı hafifletmek ve pıhtılaşmayı önlemek için ilaçlar (aspirin, nitrogliserin gibi) uygulayabilirler. En önemlisi, hastanın kalp ritmini sürekli takip ederler. Eğer yolda hastanın kalbi durursa (kardiyak arrest), hemen kalp masajı yapabilir ve elektroşok cihazı (OED) kullanabilirler. Bu erken müdahaleler hayatta kalma şansını büyük ölçüde artırır.
Ambulansla Gitmek Neden Daha Güvenlidir?
Kalp krizi geçiren birinin durumu aniden kötüleşebilir. Kişi bilincini kaybedebilir veya kalbi durabilir. Eğer bu durum özel bir araçta, trafikte olursa sonuçları çok kötü olabilir. Ayrıca panik halinde araç kullanmak kaza riskini artırır. Ambulans ise hastanın güvenli bir şekilde taşınmasını sağlar. Eğitimli personel sürekli hastanın başındadır ve herhangi bir kötüleşme durumunda anında müdahale edebilir. Hastayı yalnız bırakmamak da önemlidir; ambulans bu güvenceyi de sağlar. Kendi imkanlarınızla gitmek, ancak başka hiçbir çare yoksa düşünülmelidir.
Ambulans Hastaneye Daha mı Hızlı Ulaştırır?
Genellikle evet. Ambulansların trafikte geçiş üstünlüğü vardır. Ama daha da önemlisi, 112’yi aramak bütün bir acil sağlık sistemini harekete geçirir. Ambulans ekibi, hastaneye varmadan önce hastanın durumu hakkında bilgi verir. Böylece hastane acil servisi ve ilgili doktorlar (örneğin anjiyo ekibi) hasta için hazır bekler. Kendi aracınızla gittiğinizde ise park yeri aramak, kayıt işlemleri, ilk değerlendirme gibi adımlar zaman kaybettirebilir. Ayrıca ambulans ekibi, sizi kalp krizi tedavisi için en donanımlı ve uygun hastaneye götürecektir.
Ambulans Beklerken Hastaya Nasıl Yardım Edilebilir?
112’yi aradınız ve ambulansın yolda olduğunu öğrendiniz. Peki, ambulans gelene kadar ne yapabilirsiniz? Öncelikle sakin olun. Sizin sakinliğiniz hastaya da yansıyacaktır. Ona nazikçe konuşun, yardımın gelmekte olduğunu ve yanında olduğunuzu söyleyin. Bu onun korkusunu ve endişesini azaltmaya yardımcı olur, ki bu da kalbin yükünü hafifletebilir. Hastayı kesinlikle yalnız bırakmayın (tabii yardım çağırmak gibi zorunlu bir durum yoksa). Tüm aktivitelerini durdurmasını sağlayın; dinlenmesi çok önemlidir.
Hastanın Hangi Pozisyonda Durması Daha Doğrudur?
Genellikle en rahat ve güvenli pozisyon oturur durumdur. Hastayı yere oturtup sırtını bir duvara veya sağlam bir sandalyeye yaslayabilirsiniz. Bacaklarını hafifçe bükebilir. Bu pozisyon hem kalbin daha az yorulmasını sağlar hem de nefes almasını kolaylaştırabilir. Ayrıca eğer bilincini kaybederse yere düşüp yaralanma riskini azaltır. Üzerinde sıkı giysiler varsa (kravat, dar gömlek yakası, kemer gibi) bunları gevşetin. Ortamın çok sıcak veya soğuk olmamasına dikkat edin, gerekirse üzerine ince bir örtü örtebilirsiniz.
Kalp Krizi Sırasında Aspirin Kullanmak Güvenli midir?
Evet, bazı durumlarda aspirin hayat kurtarıcı olabilir. Aspirin, kanın pıhtılaşmasını zorlaştıran bir ilaçtır. Kalp krizine neden olan kan pıhtısının daha fazla büyümesini engelleyerek ve tıkalı damarda kan akışının bir miktar devam etmesine yardımcı olarak kalp kasına verilen hasarı azaltabilir. Ancak aspirin, herkese ve her durumda verilemez. Kullanımı konusunda dikkatli olmak gerekir ve mutlaka bazı kurallara uyulmalıdır. En önemlisi, aspirin vermeden önce mutlaka 112 aranmış olmalıdır.
Aspirin Ne Zaman ve Nasıl Verilmelidir?
Aspirin, sadece bir sağlık profesyoneli (112 operatörü veya ambulanstaki sağlık görevlisi) önerdiğinde verilmelidir. Ya da kişinin doktoru daha önceden böyle bir durum için aspirin almasını söylemişse kullanılabilir. Emin değilseniz, 112 operatörüne danışın. Aspirin verilecek kişinin bilinci açık olmalı ve çiğneyip yutabilmelidir. Genellikle 162 mg ile 325 mg arası bir doz önerilir (bu bir adet standart aspirin veya 2-4 adet düşük doz çocuk aspirinine denk gelir). Aspirinin çiğnenerek alınması çok önemlidir, çünkü bu şekilde kana daha hızlı karışır.
Kimlere Aspirin Verilmemelidir?
Aspirin bazı kişiler için riskli olabilir. Eğer kişinin bilinen bir aspirin alerjisi varsa kesinlikle verilmemelidir. Aktif mide ülseri, kanama bozukluğu veya yakın zamanda geçirilmiş bir kanama öyküsü varsa kullanılmamalıdır. Kan sulandırıcı ilaç kullananlarda dikkatli olunmalıdır. İnme şüphesi varsa (konuşma bozukluğu, yüz felci gibi belirtilerle) 112 önermedikçe verilmemelidir, çünkü bazı inmeler beyin kanamasıdır ve aspirin durumu kötüleştirebilir. Ciddi karaciğer veya böbrek hastalığı olanlarda ve hamileliğin son dönemlerinde de kaçınılmalıdır.
Hastanın Kendi Nitrogliserin İlacı Varsa Kullanmalı mı?
Bazı kalp hastalarına doktorları tarafından göğüs ağrısı (anjina) için nitrogliserin (genellikle dil altı hapı veya spreyi) reçete edilir. Eğer kalp krizi geçirdiğini düşündüğünüz kişinin böyle bir ilacı varsa ve doktoru daha önce bu tür durumlar için kullanmasını söylemişse, evet, ilacını kullanabilir. Bu ilaç damarları genişleterek kalbe giden kan akışını artırır. Ancak çok önemli bir kural var: Kişi sadece kendi ilacını kullanmalıdır. Başkasının nitrogliserinini asla vermeyin. Eğer kişi ilacını almakta zorlanıyorsa yardımcı olabilirsiniz.
Hasta Bilincini Kaybedip Nefes Almazsa Ne Olur?
Bazen kalp krizi sırasında veya sonrasında durum daha da ciddileşebilir ve kişinin kalbi aniden durabilir. Buna kardiyak arrest diyoruz. Bu durumda kişi aniden bilincini kaybeder, size veya dürtmenize yanıt vermez ve en önemlisi normal şekilde nefes almaz. Bazen sadece iç çeker gibi veya horultu şeklinde anormal sesler çıkarabilir (buna “gasping” denir ve normal nefes alma değildir). Bu en acil durumdur ve hemen kalp masajı (CPR) yapmaya başlamak gerekir. Çünkü duran kalp, beyne ve diğer hayati organlara kan pompalayamaz.
Kalp Masajına (CPR) Ne Zaman Başlanmalıdır?
CPR’a başlamak için iki temel koşul vardır. Birincisi, kişinin bilincini kaybetmiş olması (yanıt vermemesi). İkincisi ise normal nefes almaması veya sadece anormal iç çekme/horlama (gasping) sesleri çıkarmasıdır. Eğer bu iki durum birlikte varsa, hiç vakit kaybetmeden CPR’a başlamalısınız. Nabız kontrolü ile zaman kaybetmeyin; eğitimli olmayanlar için yanıt vermeme ve normal nefes almama durumu kalp durması olarak kabul edilir. Unutmayın gasping normal solunum değildir ve CPR’a başlanması gerektiğini gösterir.
Kalp Masajı Nasıl Yapılır?
Öncelikle hastayı sert ve düz bir zemine sırtüstü yatırın. Yanına diz çökün. Bir elinizin ayasını (avuç içinin bileğe yakın kısmı) göğüs kemiğinin tam ortasına, iman tahtasının alt yarısına yerleştirin. Diğer elinizi bu elin üzerine koyup parmaklarınızı kenetleyin ve yukarı kaldırın. Kollarınızı dik tutun, dirseklerinizi bükmeyin ve omuzlarınız tam ellerinizin üzerinde olacak şekilde pozisyon alın. Vücut ağırlığınızla, göğsü aşağı doğru itin. Göğüs en az 5 cm çökmeli. Hızınız dakikada 100-120 bası olmalı. Her bastırmadan sonra göğsün tamamen eski haline gelmesine izin verin. Mümkün olduğunca kesintisiz yapın.
CPR Eğitimi Olmayanlar Ne Yapmalı? (Sadece Eller CPR)
Eğer daha önce CPR eğitimi almadıysanız veya suni solunum yapma konusunda rahat değilseniz, endişelenmeyin. Yapabileceğiniz en iyi şey, sadece kalp masajı yapmaktır. Buna “Sadece Eller CPR” diyoruz. Yukarıda anlatıldığı gibi sürekli ve kesintisiz göğüs kompresyonlarına devam edin. Hiçbir şey yapmamaktan çok daha iyidir ve hayat kurtarabilir. Ambulans gelene, hasta kendine gelene veya bir OED cihazı kullanıma hazır olana kadar masaja devam edin. Bu yöntem basit ve etkilidir.
CPR Eğitimi Alanlar Suni Solunum Yapmalı mı?
Eğer CPR eğitimi aldıysanız ve kendinize güveniyorsanız, kalp masajı ile birlikte kurtarıcı solukları da uygulayabilirsiniz. Önerilen oran 30:2’dir. Yani 30 kez kalp masajı yaptıktan sonra 2 kez kurtarıcı soluk verirsiniz. Soluk vermek için önce hava yolunu açmanız gerekir (başı geriye itip çeneyi yukarı kaldırarak). Sonra hastanın burnunu kapatıp ağzından 1 saniye süren iki nefes verirsiniz. Nefes verirken göğsün kalktığını görmelisiniz. İki soluktan sonra hemen tekrar 30 kalp masajına dönersiniz ve bu döngüye devam edersiniz.
CPR’a Ne Kadar Süre Devam Edilmelidir?
Kalp masajına başladığınızda, bazı durumlar olana kadar devam etmeniz gerekir. Profesyonel yardım (112 ambulans ekibi) gelip “biz devralıyoruz” diyene kadar devam edin. Eğer hasta belirgin yaşam belirtileri göstermeye başlarsa (örneğin hareket eder, öksürür veya normal nefes almaya başlarsa) durabilirsiniz. Eğer bir OED cihazı getirildiyse ve kullanıma hazırsa, cihazın talimatlarına uymak için masaja ara vermeniz gerekebilir. Çok yorulup devam edemeyecek hale gelirseniz ve başka yardım edecek kimse yoksa durmak zorunda kalabilirsiniz, ancak mümkün olduğunca uzun süre devam etmeye çalışın.
Otomatik Eksternal Defibrilatör (OED) Nedir ve Ne İşe Yarar?
OED (veya AED), ani kalp durmalarında hayat kurtaran taşınabilir bir cihazdır. Kalp durmasının sık nedenlerinden biri, kalbin elektriksel aktivitesinin kaotikleşerek etkili bir şekilde kasılamamasıdır (Ventriküler Fibrilasyon). OED, göğse yapıştırılan pedler aracılığıyla kalbe kontrollü bir elektrik şoku vererek bu tehlikeli ritmi düzeltmeye ve kalbin normal ritmine dönmesine yardımcı olabilir. Erken defibrilasyon (ilk birkaç dakika içinde yapılan şok tedavisi) hayatta kalma şansını önemli ölçüde artırır.
OED Cihazı Nasıl Kullanılır?
OED cihazları, eğitimi olmayan kişiler tarafından bile kolayca kullanılabilmesi için tasarlanmıştır. Cihazı açtığınızda, sizi sesli komutlarla (bazen de ekrandaki yazılarla) adım adım yönlendirir. Genellikle yapmanız gerekenler şunlardır. Cihazı açmak, hastanın göğsünü açıp pedleri resimlerde gösterildiği gibi doğru yerlere yapıştırmak, pedlerin kablosunu cihaza takmak ve cihazın komutlarını beklemek. Cihaz kalp ritmini analiz eder ve eğer şok gerekiyorsa size şok düğmesine basmanızı söyler. Şok vermeden önce herkesin hastadan uzaklaştığından emin olmanız gerekir.
OED Kullanırken Nelere Dikkat Edilmelidir?
En önemli şey, cihazın sesli komutlarını dikkatlice dinlemek ve uygulamaktır. Cihaz son derece güvenlidir. Sadece şoklanabilir bir ritim tespit ederse şok verir, yani yanlışlıkla gereksiz bir şok verme riski yoktur. Şok verdikten veya cihaz “şok önerilmiyor” dedikten sonra, hemen tekrar kalp masajına başlamak çok önemlidir. Cihaz genellikle 2 dakika CPR yapmanızı, sonra tekrar ritmi analiz edeceğini söyler. CPR sırasında OED pedlerinin göğüste yapışık kalması gerekir. OED kullanımı, CPR’ı durdurmaz, aksine onu tamamlar.
Kalp Krizi ile Kalp Durması (Kardiyak Arrest) Aynı Şey midir?
Hayır, aynı şey değildirler ama birbiriyle ilişkilidirler. Kalp krizi bir “dolaşım” sorunudur. Kalbi besleyen damar tıkanır ve kalp kası hasar görür. Bu sırada kalp genellikle atmaya devam eder ve kişi çoğunlukla bilinçlidir. Kardiyak arrest (kalp durması) ise bir “elektriksel” sorundur. Kalbin elektriksel sistemindeki bir arıza nedeniyle kalp aniden durur. Kişi hemen bilincini kaybeder ve nefesi durur. Ancak bir kalp krizi, kalbin elektriksel sistemini bozarak ani kalp durmasına yol açabilir. Bu nedenle her kalp krizi, potansiyel bir kalp durması riski taşır.

Prof. Dr. Mahmut Tuna Katırcıbaşı, 1998’de Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olmuş, kardiyoloji uzmanlığını 2003’te Mersin Üniversitesi’nde tamamlamıştır. Başkent Üniversitesi’nde doçent, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi’nde profesör olarak görev yapmıştır. Koroner arter hastalığı, hipertansiyon, kalp yetmezliği ve girişimsel kardiyolojide 25 yılı aşkın deneyime sahiptir. 2019’dan beri Adana Özel Medline Hastanesi’nde Kardiyoloji profesörü olarak hizmet vermektedir.

Adana'daki Kliniğimizin Konumu