En tehlikeli kalp hastalıkları, genellikle ani müdahale gerektiren ve hayati risk taşıyan durumlardır. Bunların başında, koroner arter hastalığının neden olduğu kalp krizi, vücudun ana atardamarı olan aortun yırtılması (aort diseksiyonu) ve ani kalp durmasına yol açan ölümcül ritim bozuklukları gelir. Bu akut olayların yanı sıra kalbin pompalama gücünü zamanla tüketen ve vücudun fonksiyonlarını bozan ilerlemiş kalp yetmezliği de en ciddi kalp rahatsızlıkları arasında sayılır. Bu durumlar ani sonuçları ve yaşam üzerindeki derin etkileri nedeniyle özel bir dikkat ve farkındalık gerektirir.

En Yaygın Kalp Hastalığı Olan Koroner Arter Hastalığı Nedir?

Vücudumuzun motoru olan kalbin de kendi besin ve oksijen ihtiyacı vardır. Bu ihtiyacı, kalbin yüzeyini bir ağ gibi saran ve “koroner arterler” adını verdiğimiz özel atardamarlar karşılar. Koroner arter hastalığı, en basit anlatımıyla bu damarların zamanla daralması veya tıkanmasıdır. Bunu, evimizdeki temiz su borularının içinde yıllar içinde kireç ve pas birikmesine benzetebiliriz. Boru daraldıkça, akan suyun miktarı ve basıncı azalır. Kalp damarlarında da durum benzerdir.

Bu daralmaya neden olan sürece “ateroskleroz” yani damar sertliği diyoruz. Damar duvarının iç yüzeyinde, özellikle kolesterol başta olmak üzere çeşitli maddeler birikerek “plak” adı verilen yapıları oluşturur. Bu plaklar büyüdükçe, kalbe giden kan akışı kısıtlanır. Asıl büyük tehlike ise bu plakların aniden çatlamasıdır. Çatlayan bir plağın üzerinde hızla bir kan pıhtısı oluşur ve bu pıhtı, damarı tamamen tıkayarak kalp krizine yol açar. Bu sessiz ve ilerleyici doğası, koroner arter hastalığını en tehlikeli kalp hastalıkları arasına sokar.

Bu hastalığın gelişiminde rol oynayan bazı önemli risk faktörleri bulunmaktadır:

  • Yüksek tansiyon (Hipertansiyon)
  • Yüksek kolesterol
  • Diyabet (Şeker hastalığı)
  • Sigara kullanımı
  • Ailede erken yaşta kalp hastalığı öyküsü
  • Obezite ve hareketsiz yaşam tarzı
  • Yoğun stres

Kalp Krizi Belirtileri Nelerdir ve Nasıl Anlaşılır?

Kalp krizi, koroner damarlardan birinin aniden tıkanmasıyla kalp kasının o bölgedeki bir kısmının oksijensiz kalarak ölmesidir. Bu her saniyenin hayati önem taşıdığı, mutlak bir acil durumdur. Toplumda kalp krizi denince akla genellikle filmlerdeki gibi göğsünü tutan ve yere yığılan bir erkek figürü gelse de kalp hastalığı belirtileri herkeste aynı şekilde ortaya çıkmayabilir.

Özellikle kadınlarda kalp hastalıkları belirtileri veya gençlerdeki bulgular daha silik ve farklı olabilir. Bu nedenle aşağıdaki belirtileri bilmek çok önemlidir:

  • Göğüste baskı, sıkışma, yanma veya ağırlık hissi
  • Sol kola, çeneye, sırta veya mideye yayılan ağrı
  • Nefes darlığı
  • Soğuk terleme
  • Mide bulantısı ve kusma
  • Baş dönmesi
  • Ani ve yoğun halsizlik

Bu belirtilerden bir veya birkaçı aniden ortaya çıktığında, “geçer” diye beklemek yerine derhal 112’yi aramak veya en yakın acil servise başvurmak hayat kurtarır. Acil serviste çekilen bir EKG (Elektrokardiyografi) ve kanda bakılan “troponin” seviyesi, kalp krizi teşhisinde altın standarttır. Troponin, hasar gören kalp kası hücrelerinden kana salınan bir proteindir. Seviyesindeki artış, kalp kası hasarının en net göstergesidir. Eğer kalp krizi teşhisi konulursa, tıkalı damarı açmak için genellikle acil koroner anjiyografi ve stent işlemi gerekir. Damar ne kadar hızlı açılırsa, kalpte o kadar az kalıcı hasar oluşur.

Sinsi Bir Düşman Olan Kalp Yetmezliği Neden Önemlidir?

Kalp krizi tedavisindeki büyük başarılar, paradoksal bir şekilde yeni bir salgını da beraberinde getirdi: kalp yetmezliği. Kalp krizinden kurtulan ancak kalp kasında hasar kalan insanlar, yaşamlarına devam ederler, ancak kalpleri artık eski gücünde değildir. Zamanla bu zayıflık, kalbin vücudun ihtiyaçlarını karşılayamaması durumuna, yani kalp yetmezliğine dönüşür. Bu bir anda olup biten bir olay değil yıllar içinde yavaş yavaş ilerleyen kronik bir hastalıktır.

Kalp yetmezliği, kalbin pompalama işlevindeki sorunun tipine göre temel olarak ikiye ayrılır.

  • Düşük ejeksiyon fraksiyonlu kalp yetmezliği (HFrEF)
  • Korunmuş ejeksiyon fraksiyonlu kalp yetmezliği (HFpEF)

İlk tipte (HFrEF), kalbin kasılma gücü azalmıştır; kalp bir nevi “yorgun bir pompadır”. İkinci tipte ise (HFpEF), kalbin kasılma gücü normal olabilir ancak gevşeme yeteneği bozulmuştur. Kalp kası sertleştiği için içine yeterince kan dolduramaz, bu da “esnekliğini kaybetmiş bir balona” benzer. Bu ikinci tip, özellikle ileri yaştaki ve tansiyon, diyabet gibi ek sorunları olan bireylerde daha sık görülür.

Bu sinsi kalp rahatsızlığının belirtileri genellikle yavaş yavaş ortaya çıkar.

  • Eforla gelen nefes darlığı
  • Gece uykudan uyandıran nefes darlığı
  • Yatmak için birden fazla yastık kullanma ihtiyacı
  • Ayak bileklerinde ve bacaklarda şişlik
  • Karında şişkinlik ve dolgunluk hissi
  • İştahsızlık
  • Hızlı ve açıklanamayan kilo alımı
  • Sürekli yorgunluk ve halsizlik

Kalp Rahatsızlıkları İçin Modern Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Neyse ki özellikle son 10 yılda kalp rahatsızlıkları ve tedavilerinde devrim niteliğinde gelişmeler yaşandı. Artık bu hastalıkların ilerleyişini durdurabilen, hastaların yaşam kalitesini artırabilen ve ömrünü uzatabilen çok güçlü silahlara sahibiz. Kalp yetmezliği tedavisi artık bir takım oyunudur ve bu takımın dört ana oyuncusu vardır. “Dört temel direk” olarak adlandırılan bu ilaç grupları, hastalığın farklı mekanizmalarına etki ederek kalbi korur.

Bu temel ilaç sınıfları şunlardır:

  • ARNI
  • Beta-blokerler
  • MRA
  • SGLT2 inhibitörleri

Bu ilaçlar, birer birer değil uygun hastada mümkün olan en kısa sürede hep birlikte başlanarak en iyi sonuçları verir. İlaç tedavisine rağmen durumu ilerleyen veya ani ölüm riski taşıyan hastalarda ise teknoloji devreye girer. Ani kalp durması riskini ortadan kaldırmak için “ICD” adı verilen implante edilebilir şok cihazları bir nevi koruyucu melek görevi görür. Kalbin farklı bölgeleri arasındaki elektriksel uyumu bozulmuş hastalarda ise “CRT” adı verilen özel kalp pilleri, bir orkestra şefi gibi kalbin daha ritmik ve verimli kasılmasını sağlayarak hastanın hem şikayetlerini azaltır hem de yaşam süresini uzatır.

Ani Kalp Durmasına Yol Açan Ölümcül Ritim Bozuklukları Var mıdır?

Evet, vardır ve bunlar kalbin en tehlikeli durumlarından birini oluşturur. Ani kalp durması, genellikle kalbin mekanik bir sorundan çok, elektriksel bir fırtınaya girmesi sonucu oluşur. “Ventriküler taşikardi” ve “ventriküler fibrilasyon” adı verilen bu ritim bozukluklarında, kalbin karıncıkları o kadar hızlı ve kaotik bir şekilde titreşir ki kan pompalama görevini yapamaz hale gelir. Bu durum saniyeler içinde bilinç kaybına ve müdahale edilmezse ölüme yol açar. Genç yaşta kalp hastalığı belirtileri bazen bu tür bir ritim bozukluğuna bağlı ani bayılma şeklinde olabilir.

Bu ölümcül ritim bozukluklarının ortaya çıkma riskini artıran bazı temel durumlar vardır:

  • Geçirilmiş kalp krizi (en sık neden)
  • İleri evre kalp yetmezliği
  • Kalp kası hastalıkları (kardiyomiyopatiler)
  • Bazı genetik ve kalıtsal kalp hastalıkları
  • Ciddi elektrolit dengesizlikleri

Bu riski taşıyan hastalarda, daha önce bahsettiğimiz ICD’ler (şok cihazları) hayat kurtarıcıdır. Bu cihazlar, tehlikeli ritim başladığı anda bunu tanıyıp şok vererek kalbi normal ritmine döndürür. Bazı durumlarda ise bu ritim bozukluğuna neden olan kalpteki sorunlu odağı, “ablasyon” adı verilen bir yöntemle, yani anjiyoya benzer bir şekilde kalbe ulaşıp o bölgeyi yakarak veya dondurarak yok etmek mümkündür.

En Tehlikeli Hastalıklar Arasında Sayılan Aort Yırtılması Ne Anlama Gelir?

Aort yırtılması (diseksiyonu), vücudumuzun ana arteri olan ve kalpten çıkan aort damarının duvar katmanlarının birbirinden ayrılmasıdır. Bunu, çok katmanlı bir bahçe hortumunun iç katmanının yırtılıp suyun katmanlar arasına sızarak hortumu boydan boya şişirmesine benzetebiliriz. En tehlikeli hastalıklar listesinin en üst sıralarında yer alır çünkü sonuçları saniyeler içinde felaket olabilir. Yüksek basınçlı kan, damar duvarını ayırarak ilerlerken, aorttan ayrılan ve beyin, kollar, bacaklar veya iç organları besleyen damarların ağzını tıkayabilir veya aortun dış duvarının tamamen yırtılmasına neden olabilir.

Aort yırtılmaları, yırtığın bulunduğu yere göre iki ana tipe ayrılır ve bu ayrım, tedavi yaklaşımını tamamen belirler.

  • Tip A (Çıkan Aortu İçeren)
  • Tip B (İnen Aortla Sınırlı)

Tip A, kalpten hemen sonraki bölümü etkilediği için çok daha tehlikelidir ve acil cerrahi müdahale gerektirir. Tip B ise, eğer bir komplikasyon (organ beslenme bozukluğu, kontrolsüz ağrı, yırtılma belirtisi) yoksa başlangıçta çok sıkı kan basıncı kontrolü ile medikal olarak takip edilebilir.

  • Aort yırtılmasının uyarıcı işaretleri genellikle çok dramatiktir.
  • Ani başlayan ve “yırtılır” tarzda tarif edilen şiddetli göğüs ve/veya sırt ağrısı
  • İki kol arasında nabız veya tansiyon farkı olması
  • Ani bilinç kaybı veya felç benzeri bulgular
  • Şiddetli nefes darlığı

Ciddi Kalp Kapağı Hastalıkları Hayatı Nasıl Etkiler?

Kalbimizde kan akışını doğru yönde tutan dört adet kapakçık bulunur. Bu kapakçıklarda zamanla oluşan darlıklar veya yetmezlikler (kaçaklar) ciddi sorunlara yol açabilir. Özellikle ileri evre aort darlığı ve akut mitral yetmezliği hayati tehlike oluşturur.

Ciddi Aort Darlığı: Kalbin ana çıkış kapısı olan aort kapağının kireçlenip sertleşerek tam açılamaması durumudur. Kalp, bu dar kapıdan kanı geçirebilmek için muazzam bir efor sarf eder ve zamanla yorulup pes eder. Bu durum belirti vermeye başladığında, hastanın yaşam beklentisi hızla düşer.

Bu belirtiler vücudun yardım çağrısıdır.

  • Göğüs ağrısı
  • Bayılma veya baş dönmesi
  • Nefes darlığı

Tedavisi, bu bozuk kapağın değiştirilmesidir. Eskiden tek seçenek açık kalp ameliyatı iken, günümüzde “TAVI” adı verilen yöntemle, kasıktan girilerek kapak anjiyografik olarak değiştirilebilmektedir. Bu yöntem özellikle yaşlı ve ameliyat riski yüksek hastalar için bir devrim yaratmıştır.

Akut Mitral Yetmezliği: Kalbin sol kulakçığı ve karıncığı arasındaki mitral kapağın aniden ciddi şekilde kan kaçırmaya başlamasıdır. Genellikle büyük bir kalp krizi sonrası veya kapak yapısındaki bir yırtılma sonucu oluşur. Bu kalbin ve akciğerlerin hazırlıksız yakalandığı bir “sel felaketidir”. Akciğerler hızla suyla dolar ve hasta şoka girer. Tedavisi acil cerrahi veya seçilmiş vakalarda “MitraClip” gibi anjiyografik mandallama yöntemleridir. İnternette “kalp hastası mıyım testi” aramak yerine, bu gibi ani ve şiddetli durumlarda profesyonel tıbbi yardım almak tek doğru seçenektir.

Bu yazımıza puan verin
[Toplam: 0 Ortalama: 0]

Adana'daki Kliniğimizin Konumu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Call Now Button