Esansiyel hipertansiyon, genellikle “primer hipertansiyon” olarak da bilinen, kalp ve damarların sağlığını tehlikeye atan, nedeni bilinmeyen yüksek tansiyon durumudur. Bu tür hipertansiyon, genellikle 40 yaşın üstünde ortaya çıkar ve vücudun herhangi bir bölgesinde bir tansiyon kontrol mekanizmasının bozukluğuna bağlı değildir. Esansiyel hipertansiyonun nedenleri henüz tam olarak anlaşılamamıştır ancak genetik faktörler, beslenme, obezite, sigara içimi ve stres gibi pek çok faktörün rol oynayabileceği düşünülmektedir.
Esansiyel hipertansiyon tedavisi genellikle ilaçlarla yapılır ancak sağlıklı bir diyet, düzenli egzersiz ve sigarayı bırakma gibi yaşam tarzı değişiklikleri de önemlidir. Esansiyel hipertansiyonun tedavi edilmemesi durumunda, kalp krizi, inme ve böbrek yetmezliği, körlük gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.
Prof. Dr. Tuna Katırcıbaşı Adana’da kalp ve damar hastalıkları alanında çalışmaktadır. Adana Kardiyoloji uzmanı Prof. Dr. Tuna Katırcıbaşı halen Adana Medline Hastanesinde çalışmaktadır. Çalıştığı kurum koroner yoğun bakım, koroner angiografi, sanal angiografi, ekokardiyografi, transözefagial ekokardiyografi, 24 saat ritm holter, tansiyon holter gibi tetkikleri yapabilme imkanına sahiptir. Hakkımda
Esansiyel Hipertansiyon Kimlerde Görülür?
Esansiyel hipertansiyon genellikle 40 yaşın üstünde ortaya çıkar, ancak her yaşta görülebilir. Aynı zamanda bazı genetik faktörler, beslenme, obezite, sigara içimi, alkol kullanımı, yüksek sodyum içeriği diyeti, yüksek stres ve yatkınlık gibi pek çok faktör de hipertansiyonun gelişimine neden olabilir. Ayrıca, bazı etnik gruplarda daha yüksek oranlarda görülür.
Örneğin, Afrikalı Amerikalılar, Latin Amerikalılar ve yerli Amerikalılar arasında hipertansiyon daha yaygındır. Tüm bunlara ek olarak, diyabet, böbrek hastalığı, kalp hastalığı gibi bazı kronik hastalıklara sahip olanlar veya bazı ilaçları kullanan kişilerde daha yüksek risk taşıyabilir.
Esansiyel Hipertansiyon Belirtileri Nelerdir?
Esansiyel hipertansiyon genellikle belirti vermeyen bir durumdur ve çoğu kişi yüksek tansiyonunun farkında bile olmayabilir. Ancak, bazı kişilerde belirtiler olabilir. Bu belirtiler arasında şunlar sayılabilir:
- Baş ağrısı: Hipertansiyon nedeniyle kafatası içindeki kan basıncı artar ve bu baş ağrısına neden olabilir.
- Burun kanaması: Yüksek tansiyon nedeniyle, burun kanları daha sık görülebilir.
- Yorgunluk ve halsizlik: Hipertansiyon nedeniyle kalp ve damarlar zorlanır ve bu kişileri yorgun ve halsiz hale getirebilir.
- Göz problemleri: Yüksek tansiyon nedeniyle, gözlerde anormal kanlanma oluşabilir ve bu görme problemlerine neden olabilir.
- Baş dönmesi: Yüksek tansiyon nedeniyle, düzensiz kan akımı nedeniyle kişiler baş dönmesi veya bayılma hissi yaşayabilir.
Ancak, unutulmamalıdır ki belirtilerin olmaması durumunda bile hipertansiyonun varlığı saptanmalıdır ve tedavi edilmelidir.
Esansiyel Hipertansiyonda Psikolojik Etmenler
Esansiyel hipertansiyon, kan basıncının kalıcı olarak yüksek olmasıdır. Bu durumun oluşmasında genetik, çevresel ve yaşam tarzı faktörlerinin yanı sıra psikolojik etmenler de önemli bir rol oynayabilir.
Psikolojik etmenler, kişinin zihinsel durumu, duygusal tepkileri, stres yönetimi, düşünce ve inançları gibi faktörlerdir. Esansiyel hipertansiyonda psikolojik etmenler arasında şunlar sayılabilir:
- Stres: Yüksek seviyelerde stres, hipertansiyon riskini artırabilir. Stresli durumlar, kişinin kalp atış hızını artırarak kan basıncını yükseltebilir. Ayrıca, kronik stres durumunda hormonlar, damarların sıkılaşmasına neden olabilir.
- Duygusal durum: Duygusal durum, özellikle öfke ve öfke yönetimi, kan basıncını yükseltebilir. Öfke, adrenal bezlerin aktifleşmesine neden olarak, damarların sıkılaşmasına ve kan basıncının yükselmesine yol açabilir.
- Depresyon ve anksiyete: Depresyon ve anksiyete, kan basıncını yükseltebilir. Bu durumun nedeni, depresyon ve anksiyete ile birlikte stres hormonu kortizolün artmasıdır.
- Uyku bozuklukları: Uyku apnesi, uykuda nefes alma duraklamalarına neden olur ve kan basıncının yükselmesine yol açar. Bu durum, esansiyel hipertansiyon riskini artırabilir.
- Düşük sosyoekonomik statü: Düşük sosyoekonomik statü, stres ve yaşam tarzı faktörlerinin yanı sıra psikolojik etmenlerin de etkisiyle esansiyel hipertansiyon riskini artırabilir.
Psikolojik etmenlerin esansiyel hipertansiyon üzerindeki etkisi, karmaşık ve çok yönlüdür. Ancak, psikolojik etmenlerin hipertansiyonun önlenmesi ve tedavisi için dikkate alınması gereken önemli faktörler arasında yer aldığı unutulmamalıdır.
Esansiyel Hipertansiyon Tedavi Seçenekleri Nelerdir?
Esansiyel hipertansiyon tedavisinde birçok seçenek mevcuttur. Tedavi seçenekleri arasında şunlar sayılabilir:
- Yaşam tarzı değişiklikleri: Sağlıklı bir diyet, düzenli egzersiz, sigarayı bırakma, alkol tüketimini sınırlandırma gibi yaşam tarzı değişiklikleri hipertansiyonun kontrol altına alınmasına veya düzelmesine yardımcı olabilir.
- İlaçlar: Hipertansiyonu kontrol altına almak için birçok ilaç mevcuttur. En sık kullanılan ilaçlar arasında ACE inhibitörleri, diüretikler, β-blokerler, kalsiyum kanal blokerleri ve ACE inhibitörleri ve diüretikler kombinasyonları bulunmaktadır.
- Cerrahi: Bazı durumlarda, hipertansiyon cerrahi yöntemlerle tedavi edilebilir. Örneğin, renal arter stenozu (böbrek arterlerinde daralma) olan kişilerde, renal arter endovasküler anjiyoplasti gibi cerrahi tedaviler uygulanabilir.
- Diğer tedavi yöntemleri: Hipertansiyonun kontrol altına alınmasında bazı diğer tedavi yöntemleri de kullanılabilir, örneğin transdermal osmotik tedavi, barorefleks aktivasyon terapisi (BART) gibi tedaviler bunlar arasında sayılabilir.
Her hastanın tedavi seçeneği kişisel durumuna, hastalığın ilerleme derecesine ve yan etkilerine göre farklılık gösterebilir. Tedavi planının belirlenmesi için doktorların tavsiyesine başvurmak en iyisidir. Hipertansiyon tedavisinde, tedavi sonrası dikkat etmeniz gereken bazı noktalar şunlardır:
- Tedaviye uymak: Doktorunuz tarafından verilen ilaçları düzenli olarak almalı ve doktorunuzun önerilerine uymalısınız.
- Kontrol testleri: Doktorunuz tarafından belirlenen aralıklarla kan basıncınızı ölçmeli ve sonuçları doktorunuzla paylaşmalısınız.
- Yaşam tarzı değişikliklerini sürdürmek: Sağlıklı bir diyet, düzenli egzersiz, sigarayı bırakma, alkol tüketimini sınırlandırma gibi yaşam tarzı değişiklikleri hipertansiyonun kontrol altında kalmasını sağlar.
Hipertansiyon neden meydana gelir?
Hipertansiyon neden meydana gelir konusunda uzmanlarca belirtilen çeşitli faktörlerin insan vücudunda olumsuz etki yaratması olarak ön plana çıkmaktadır. Hipertansiyon, kan damarlarının duvarlarındaki basıncın yüksek olmasıdır. Esansiyel hipertansiyon, herhangi bir belirgin neden olmadan gelişen hipertansiyondur. Genetik faktörler, yaş, obezite, tuz tüketimi, stres ve fiziksel aktivite eksikliği gibi çeşitli faktörler esansiyel hipertansiyona katkıda bulunabilir.
Hipertansiyonun birçok ciddi sağlık sorununa yol açabileceği bilinmektedir. Tedavi edilmediğinde, kalp krizi, inme, böbrek hastalığı, göz hasarı ve diğer sağlık sorunları riski artar. Esansiyel hipertansiyon tedavisi, yaşam tarzı değişiklikleri (örneğin, egzersiz, tuz alımının azaltılması) ve ilaç tedavisi gibi çeşitli yöntemler kullanılarak yönetilebilir. Esansiyel hipertansiyon tedavisi, bu alanda uzman doktorlarca planlanmalıdır.
Sıkça Sorulan Sorular
Esansiyel hipertansiyon tanısı nasıl konulur?
Esansiyel hipertansiyon, bir hastanın kan basıncı değerlerinin sürekli olarak belirli eşikleri aşması durumunda teşhis edilir. Avrupa Kardiyoloji Derneği (ESC) ve Avrupa Hipertansiyon Derneği (ESH) hipertansiyonu, ofis ortamında ölçülen sistolik kan basıncının ≥140 mmHg ve/veya diyastolik kan basıncının ≥90 mmHg olması olarak tanımlar. Bu, 24 saatlik ambulatuvar kan basıncı ölçümü ortalamasının ≥130/80 mmHg veya evde yapılan ölçümlerin ortalamasının ≥135/85 mmHg olması ile eşdeğerdir. Amerikan Kardiyoloji Koleji (ACC) ve Amerikan Kalp Derneği (AHA) ise hipertansiyonu, sistolik kan basıncının ≥130 mmHg veya diyastolik kan basıncının ≥80 mmHg olması olarak tanımlar. Teşhis genellikle ayrı ayrı zamanlarda yapılan birden fazla kan basıncı ölçümü ile doğrulanır. Ayrıca beyaz önlük hipertansiyonunu ekarte etmek ve kapsamlı bir değerlendirme yapmak için evde yapılan kan basıncı ölçümleri veya 24 saatlik ambulatuvar kan basıncı izleme önerilir. Bunun yanı sıra, sağlık hizmeti sağlayıcıları, hipertansiyonun ikincil nedenlerini dışlamak ve hedef organ hasarını değerlendirmek amacıyla ayrıntılı bir tıbbi geçmiş, fiziksel muayene ve laboratuvar testleri yapabilir.
İlaç tedavisi dışında hangi yöntemlerle hipertansiyon kontrol edilebilir?
Esansiyel hipertansiyonun kontrolü için kullanılan farmakolojik olmayan yöntemler arasında, DASH diyeti gibi beslenme düzenlemeleri, kan basıncını yaklaşık 11,4 mmHg kadar düşürebilir. Sodyum alımını günde 2.400 mg’ın altına indirgemek, sistolik kan basıncını 2 mmHg kadar azaltabilir. Potasyum açısından zengin besinler (meyve ve sebzeler) tüketmek, sodyum atılımını artırarak kan basıncını düşürmeye yardımcı olabilir. Düzenli aerobik egzersiz, haftada 3-4 gün 40 dakika yapıldığında, sistolik kan basıncını 4-9 mmHg arasında azaltabilir. Ağırlık kaybı da 10 kg kadar kayıpla, sistolik kan basıncını 5-20 mmHg arasında düşürebilir. Alkol tüketiminin günde erkeklerde iki, kadınlarda ise bir içkiyle sınırlandırılması, sistolik kan basıncını yaklaşık 4 mmHg kadar azaltabilir. Stres yönetimi teknikleri, biofeedback ve meditasyon gibi yöntemlerle de kan basıncı kontrol altına alınabilir. Sigara içmenin bırakılması, kan basıncının ani yükselmesini engelleyerek uzun vadeli kalp damar sağlığını iyileştirebilir. Tüm bu yaşam tarzı değişiklikleri, kan basıncını ciddi oranda düşürerek ilaç kullanımını azaltabilir.
Tuz tüketiminin hipertansiyon üzerindeki etkisi nedir?
Aşırı tuz tüketimi, esansiyel hipertansiyonun önemli bir nedenidir. Dünya Sağlık Örgütü, günlük tuz tüketiminin 5 gramdan az olmasını önerirken, dünya genelinde ortalama tuz tüketimi 9-12 gram arasındadır. Tuzu günde sadece 1 gram azaltmak, felç ve kalp krizi gibi kardiyovasküler olayları engellemeye yardımcı olabilir. Yüksek tuz tüketimi, kan basıncını artırarak felç ve koroner kalp hastalıklarının büyük bir kısmının temel nedenidir. Türkiye’de her 4 kişiden biri yüksek tansiyon hastasıdır ve tuz tüketiminin kısıtlanması, tansiyonun düşürülmesine yardımcı olarak kalp krizi ve inme riskini azaltır.
Esansiyel hipertansiyonun kalp hastalıklarıyla ilişkisi nedir?
Esansiyel hipertansiyon, tanımlanabilir bir nedeni olmayan sürekli yüksek tansiyon durumudur ve kalp hastalıkları için önemli bir risk faktörüdür. ABD’de 20 yaş ve üzeri yetişkinlerin yaklaşık %49,4’ü hipertansiyon hastasıdır, bu oran antihipertansif ilaç kullanımı veya yüksek tansiyon ölçümü ile tanımlanır. Hipertansiyon, kalp hastalıkları için başlıca nedenlerden biri olup, 2022’de ABD’de her 5 ölümden 1’inin kalp hastalıkları kaynaklı olduğu bildirilmiştir. Dünyada 30-79 yaş arası yaklaşık 1,28 milyar yetişkinin hipertansiyonu vardır ve bu bireylerin üçte ikisi düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşamaktadır. Kontrolsüz hipertansiyon, 2019’da 1,16 milyon ölüm ve 21,51 milyon sakatlık yıllığına (disability-adjusted life years) yol açmıştır. Hipertansiyon, kalp yetmezliğine yol açan başlıca sebeplerden biridir, özellikle kadınlar arasında 40-49 yaş grubunda etkisini göstermektedir. Bununla birlikte, hipertansiyonu olan yetişkinlerin yarısından azı tanı alıp tedavi edilmektedir ve sadece %21’i durumlarını kontrol altında tutmaktadır. Bu durum, düzenli tansiyon ölçümü ve etkin tedaviye olan ihtiyacı vurgulamaktadır.
Hipertansiyon tedavisinde kullanılan ilaçların yan etkileri nelerdir?
Esansiyel hipertansiyon tedavisinde kullanılan ilaçların çeşitli yan etkileri olabilir. Diüretikler, aşırı idrara çıkma, elektrolit dengesizlikleri ve nadiren gut yapabilir. Beta-blokerler, yorgunluk, soğuk eller ve ayaklar ile uyku sorunlarına yol açabilir. ACE inhibitörleri, kalıcı kuru öksürük ve daha nadiren kan potasyum seviyelerinin yükselmesi gibi yan etkilere neden olabilir. Kalsiyum kanal blokerleri, ayak bileği şişmesi, kabızlık ve baş ağrılarına yol açabilir. Alfa-blokerler ise, ayakta dururken baş dönmesi ve hızlı kalp atışı gibi sorunlar yaratabilir. Antihipertansif tedaviler, akut böbrek hasarı riski (%18 daha yüksek), hiperkalemi (%89 daha yüksek), hipotansiyon (%97 daha yüksek) ve senkop (%28 daha yüksek) ile ilişkilendirilmiştir. Ancak beş yıl boyunca sadece %9,3’lük bir hasta grubu olası veya kesin yan etkiler bildirmiştir. Bu ilaçların yan etkilerinin çoğu, vücut tedaviye alıştıkça azalmaktadır.
Adana Kardiyoloji uzmanı Prof. Dr. Tuna Katırcıbaşı halen Adana Medline Hastanesinde çalışmaktadır. Çalıştığı kurum koroner yoğun bakım, koroner angiografi, sanal angiografi, ekokardiyografi, transözefagial ekokardiyografi, 24 saat ritm holter, tansiyon holter gibi tetkikleri yapabilme imkanına sahiptir.